Balık Ölümlerinde Sanayi ve Evsel Sıvı Atıklar Kritik Rol Oynuyor
Ani balık ölümlerinin arkasındaki en büyük etkenlerden biri, toprağa karışan sanayi ve evsel sıvı atıklardır. Detaylar için tıklayın.
Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Samsun, Türkiye’deki akarsu ve göllerde meydana gelen ani balık ölümlerinin ardındaki en büyük etkenlerden birinin, toprağa karışan sanayi ve evsel sıvı atıklar olduğunu vurguladı.
KÜRESEL ISINMA VE KİRLİLİK ANA FAKTÖRLER
Prof. Dr. Samsun, balık ölümlerinin başlıca sebeplerinin kirlilik ve küresel ısınma olduğunu belirtti. Küresel ısınma nedeniyle artan sıcaklıkların, sudaki oksijen miktarını azalttığını ve bu durumun balık ölümlerine yol açabileceğini ifade etti. "Bu durum küresel ısınmanın bir sonucu ve engelleyemiyoruz," diyen Samsun, kirliliğin ise insan kaynaklı olduğunu ve bu konuda alınan önlemlerin artırılması gerektiğini söyledi.
SANAYİ VE EVSEL ATIKLARIN ETKİLERİ
Samsun, özellikle sanayi ve evsel sıvı atıkların akarsulara ulaşmasının yalnızca balıklar değil, uzun vadede insan sağlığı için de büyük tehdit oluşturduğunu belirtti. Ülke genelinde katı atık bertaraf tesislerinin bulunmasının olumlu bir gelişme olduğunu, ancak bu tesislerin sıvı atıkların suya karışmasını önlemede yeterli olmadığını gözlemlediklerini dile getirdi. Toprağın katı maddeleri süzebildiğini ancak sıvı maddeleri süzemediğini belirten Samsun, bu sıvıların akarsulara ve denizlere karışarak balık ölümlerine neden olabileceğini ifade etti.
Anadolu’da birçok noktada bulunan ahırlardan çıkan gübrelerin de balık ölümlerinde önemli bir etken olduğunu söyleyen Samsun, bu gübrelerin genellikle derelere atıldığını ve oksijen seviyesini düşürerek balık ölümlerine yol açtığını belirtti. Samsun, bu tür durumların mahkemelere taşındığını ancak sadece küçük bir kısmının denetime tabi olduğunu ifade etti.
ÖNLEM ALINMAZSA İNSAN SAĞLIĞI TEHLİKEDE
Prof. Dr. Samsun, akarsulardaki kirliliğin şu anda balık ölümlerine neden olduğunu, ancak bu sorunun çözülmemesi durumunda gelecekte insan sağlığını da tehdit edeceğini vurguladı. Hem devletin hem de vatandaşların bu konuda daha duyarlı olması gerektiğini belirtti.