Kıyı Erozyonu Kızılırmak Deltası'nın Geleceğini Tehdit Ediyor
OMÜ Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Uzun'un uyarılarıyla, Kızılırmak Deltası'nda yaşanan kıyı erozyonu tehlikesiyle ilgili endişeler artıyor. Profesör Uzun'un verdiği bilgilere göre, iklim değişikliği ve baraj inşaatları gibi faktörler, bu doğal alanın geleceğini tehlikeye atıyor.
Samsun'un önemli doğal alanlarından biri olan Kızılırmak Deltası, kıyı erozyonunun tehdidi altında. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Uzun, bu konuda önemli uyarılarda bulundu.
Prof. Dr. Uzun, Kızılırmak Nehri'nin taşıdığı alüvyonlarla oluşan Kızılırmak Deltası'nın, kıyı erozyonu ile ciddi bir tehdit altında olduğunu belirtti. Dalga erozyonunun, kıyıdaki aşınmayı artırdığını ve özellikle Kızılırmak Deltası'nın hemen gerisinde bulunan barajların denize taşınan sediment miktarını azaltarak bu sorunu derinleştirdiğini ifade etti.
Özellikle Altınkaya ve Derbent barajlarının yapılmasının ardından, Kızılırmak Deltası'nı besleyen sediment miktarının ciddi şekilde azaldığını ve yıllık 23 milyon tondan 300 bine kadar gerilediğini belirten Uzun, bu durumun kıyı erozyonunu hızlandırdığını dile getirdi. Mendireklerin yapılmasının ardından ise Kızılırmak Nehri'nin doğu ve batı yönlerinde deltayı besleyemediğini ve kıyı gerilemesinin arttığını vurguladı.
Prof. Dr. Uzun, iklim değişikliğine bağlı olarak deniz seviyesindeki yükselmelerin de kıyı erozyonunu daha da tehlikeli hale getirdiğini belirtti. Küresel ısınmanın devam etmesi halinde deniz seviyesinin 100 yıl içinde 1 metreye kadar yükselebileceğini ve bu durumun kıyılarda ciddi sıkıntılara yol açabileceğini öngördü.
Kızılırmak Deltası'nın, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde bulunan ve 56 bin hektarlık bir alana sahip olan bir doğal alan olduğunu hatırlatan Uzun, bu alanın ekosistem açısından büyük önem taşıdığını ve birçok canlı türüne ev sahipliği yaptığını ifade etti.
Uzun, bu sorunun çözümü için bütçe ayırılması ve kıyı yönetimi konusunda planlı bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, bireysel olarak da karbon ayak izinin azaltılması ve iklim değişikliği ile mücadele için uluslararası düzeyde alınan tedbirlerin desteklenmesi gerektiğini belirtti.