Daha dün sanki; sendikacı, eğitimci Hamdi Koçak’ın, ‘düşünen ve düşündüğü gibi yaşayıp, yazabilen bir arkadaşımız var’ dediği gün.
2006 yılından bugüne 18 koca yıl geçmiş.
Sert bakışları uzun boyu ve bilge tavırlarıyla girdi odaya.
Giriş o giriş.
18 yıldır yol arkadaşımız oldu.
Kalemi keskin, ülke ve dünya gündemine, siyasetine hakim bakış açısıyla kısa sürede basın dünyasının içine girdi.
Çok yönlü kişiliği, ilgi alanları ve bilge yapısı ile tartışma programlarının vazgeçilmez konuğu oldu.
Üstadımız İsmail Başaran ile yaptığı yayınlarda tartışmaları ‘kavga çıkacakmışçasına’ seyre değerdi.
Yayın sonrası dostlukları da görülmeye değerdi.
Asıl mesleği Almanca öğretmenliğiydi ama mesleğinin neredeyse bir kaç yılı hariç hep yöneticilik yaptı.
Samsun Anadolu Lisesi’nin uzun yıllar muavinliğini yaptı.
Siyasetin zor yılları olan 1980 öncesi de Samsun Ülkü Ocakları Başkanıydı.
Öyle çok yönlüydü ki; Samsun Adliyesi’nde yurt dışı davalarda çevirmen ve bilirkişilik yapardı.
Gözü pekti. Kalemi de gerektiğinde keskin.
Yazılarında sıkıntılı kısım olunca ‘Yener bey bir bak fazla mı oldu’ derdi.
Eleştiriyi son sınırına kadar kullanabilecek kadar da bizim mesleğin inceliklerini de öğrenmişti.
Yıllarca sabahlara kadar bazı konularda yorum yaptığımız oldu.
Tartışmayı severdi, farklı düşündüğü için de onun her önemli konuda fikri bizim için de önemliydi.
2011 yılında prostat kanseri olduğunu öğrendiğinde gelip bana söyledi.
Çok şaşırmıştım.
‘Ne yapacağız hocam durum hangi evrede’ diye sorduğumda;
‘Doktorlara göre; 6 ay yaşarım ama ben hazır değilim gitmeye, onlara da söyledim’ dedi.
Müthiş bir mücadele verdi. Hep birlikte moralini yüksek tutmak işin çabaladık.
İşin içine daha da soktuk ki unutsun hastalığını moral bulsun istedik.
Tüm gazete ekibi hocamıza özen gösterirdi.
Yıllar su gibi aktı.
Hocam o kötü hastalıkla mücadeleyi net kazanamasa da, bir adım daha atmasına izin vermedi.
Son ana kadar yazısını yazabilecek kadar sıkı sarıldı mesleğine.
5 yıl önce geçirdiği kalp krizi ile bir kez daha yokladı Azrail.
Ama onu da atlattı.
Yoğun bakım süreci sonrası aramıza döndü.
Hayata sıkı sıkı bağlıydı.
‘Hocam nasılsın’ dediğimizde; ‘İyiyim ölecek olsam ben anlarım’ derdi.
20 gün önce şehir dışına gitmeden bir araya geldik.
Gayet iyiydi.
Tam ben ayrılırken; ‘Yener bey bir fotoğraf çekinelim, öz çekim yapalım hatıra kalsın’ dedi.
Tamam dedim ama uyanamadım, cümlenin ardını.
Şehir dışından geri dönüyordum ki, kalbinin durduğunu ailesi haber verdi.
Arefe günüydü trafikte çaresiz kaldım, zor gelebildim.
Anılar, hatıralar kaybetme endişesiyle zaman durdu adeta.
Kendisine 6 ay ömür biçilen kansere çelme atan, hazır değilim daha diyen, kalp krizine geldi geçti diyebilecek kadar hayata pozitif bakan koca çınar, onca müdahaleye rağmen geri dönmedi.
Duran kalbi bir daha çalışmadı.
Saniyeler gün gibi geldi, yolda trafik sıkıştıkça isyan ederken, aldım acı haberi.
Hocamızı kaybetmiştik.
Kiminin öğretmeni mesela CHP Milletvekili Murat Çan’ın,
Kiminin ortak aynı dilden siyaset konuştuğu fikirdaşı; Erhan Usta, Bedri Yaşar gibi.
Kiminin Ocak Başkanı, tüm ülkücü ve MHP’lilerin.
Kiminin bilge kişisi, danıştığı insan,
Şimdi Eskişehir Valisi olan eski Samsun Valisi Hüseyin Aksoy’un amcaoğlu.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın okul arkadaşı. Direkt telefonla konuşurdu Mansur başkanla.
Halk ekibinin de abisi, yazarı, ailenin bir ferdiydi.
Benim mesai ve yol arkadaşım, dostum, Mehmet hocam diye hitap etsem de o bilirdi yüreğimi, her zaman ağabeyimdi, büyüğümdü.
Mehmet Aksoy, anlatmakla bitirilecek bir kişilik değil.
O keskin ama yapıcı kalemiyle, geçmişiyle herkese iz bırakarak ayrıldı aramızdan.
Onu çok özleyeceğiz.
Tıpkı üstadım İsmail Başaran gibi.
Mekanları cennet olsun.
Nur içinde uyusunlar.
Kalbimizdesiniz Mehmet hocam, İsmail abim.
Nevişahsına münhasırdı Mehmet Aksoy. Olaylara ve olgulara küresel ve tarihi perspektiften bakardı. Yabancı medyayı yakinen izlerdi. Herkesle ikili ilişkileri vardı ve sevilirdi. Robinson Cruz gibi bireysel, başı dik ve sade yaşadı. Hep kendinden verdi. Güçlü hafızası vardı. Menfur hastalıklarla amansız mücadele etti. Ölümü hafife alır, kendisine layık bulmazdı. Kendisine özgüveni sonsuzdu. Ataktı. Biraz agresif bir de. Renkli bir kişilikti. Fiyakalı yaşadı ve fiyakalı öldü. Sonsuz rahmetler diliyorum. Kadirbilirliğiniz için çok teşekkür ederim. Selam ve saygıyla...
Kalemine yüreğine sağlık Yener bey Mehmet abiyi hocamızı çok güzel tarif etmişsin saydığımız sevdiğimiz bir büyüğümüz ülkücü abimizdi benim için farklıydı Allah'ım rahmetiyle muamele eylesin mekanı cennet olsun ailesinin, basın camiasının ve ülkücü camianın başı sağ olsun
Yarım asırlık arkadaşım, dostum, Ülküdaşım. Çok Çok üzüldüm. Cemiyetimizin Samsun temsilcisi. Mehmet Aksoy Başkanım. Bizi çok erken yalnız bıraktın. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun. Ailesi ve tüm sevenlerine, Başsağlığı, sabır ve metanet diliyorum. Seni unutmayacağız…