Samsun'da hiçbir dönem 2019-2024 yılları arasındaki dönemde olduğu kadar, belediyelerin taşınmazlarını sattığına şahit olmadım.
Neredeyse başımız döndü.
Samsun'da 'sattırmayız' diye eylemler bile yapıldı.
Samsun'u uçuracağım, 100. yılda 100 mega proje sloganlarıyla seçimlere giren önceki dönem AK Partili Büyükşehir Belediye Başkanı;
'Satışlar, borçlanmalar, kredi yetkileri, betonlaşma' şeklindeki bir süreç sonrası evine döndü.
Ev diyorum ama 'ticarette oldukça mahir' olduğu işine döndü aslında.
Ne Samsun uçtu, ne de o meşhur 100 projeyi görebildik.
Akıllı trafik diye yapılan aslında EDS olan 224 milyon liralık proje de Samsun'un trafiğini kilitledi.
Ama o sırada bir şey daha oldu.
5 yıl içinde belediyenin borcu katlandıkça katlandı.
Kredi üzerine kredi çekildi.
Hem de belediyenin gelirleri ve kazanımlarını ipotek göstererek.
Koltuktan kalkmasına yaklaşık 1 ay varken, 1 milyarlık kredi yetkisi aldı meclisten.
Akaryakıt istasyonu da sattı, arazi de.
Atakum Marina Bölgesi'ndeki binayı da satacaktı, ihaleye çıkardı ama Samsunluların eylemleri ve tepkisi sonrası kimse girmedi ihaleye.
Beton yatırımlara boğdu Samsun'u.
Yalı Kafe'nin olduğu sahildeki arazi üzerine bile beton kütleler yaptırdı.
Sattırmayın diye Belediye Meclis üyelerine çok çağrı yaptık ama, onay makamı gibi, Cumhur İttifakı üyeleri AK Parti ve MHP' kulak arkası yaptı.
Elleri havadan inmedi.
Samsun halkının malı olan SBB'nin kazanımları tek tek gitti.
Aynı şekilde Atakum Belediyesi de kendinden bir önceki Başkan'nın yaptığı gibi sattı arazileri.
AK Partili'si, CHP'lisi yok bu işin.
En kolay kaynak üretme yolundan yürüdüler.
Sat, borçları öde, maaşları ver, kalırsa ki kalmıyor, kasa da yine boş.
Oysa satılan Samsun'un geleceği. Samsunluların malları.
Atakum'da CHP yönetiminde önceki dönem Av. Cemil Deveci vardı koltukta.
Çok yer sattı.
Ama o da koltuğa oturduğunda hacizlerle boğuştu.
O kendinden önceki AK Partili İshak Taşçı'yı işaret etti.
Borç vardı sattık, dedi.
Ama sonuçta o kadar satışlar sonra son iki dönemde borçlar katlanarak günümüze geldi.
Samsun Büyükşehir Türkiye'nin en borçlu belediyeleri arasında yer alıyor.
Aynı şekilde Atakum Belediyesi de borçlu belediyelerden.
Satabilseydi, İYİ Partili İlkadım Belediye Başkanı Necaattin Demirtaş da kapatılan Gazi Belediyesi'nin bulunduğu arsayı satacaktı.
İzin vermediler. Satamadı.
Yetkiyi alabilseydi, çoktan satılmıştı.
Diğer belediyeler de sattı.
Satmayanı var ama eski dönemlerde kaldı.
Yeni kaynaklar üretmek yerine, kazanımların satılması adet haline geldi.
CHP'li Rahmetli Muzaffer Önder, CHP'li Metin Burma (Atakum), AK Partili Adem Bektaş (Atakum), CHP'li Vedat Yılmaz (Gazi). ANAP'LI Nihat Batur (Gazi), ANAP'lı Necmi Akkoyunlu (İlkadım), AK Partili Zihni Şahin (Bafra) geçmişte aşırı taşınmaz satışlarıyla gündeme gelmiyorlardı.
Kaldı ki yakın dönemde de AK Partili Erdoğan Tok (İlkadım), AK Partili Hüseyin Dündar (şimdi bağımsız seçildi - Çarşamba), sonrasında Çarşamba Belediye Başkanlığı yapan AK Partili Halit Doğan (Şimdi SBB Başkanı) da yoğun taşınmaz satışlarıyla gündeme gelmeyen başkanlar.
Unuttuklarım olabilir.
Ama hiç bir dönem geçtiğimiz dönem gibi olmadı.
Günümüze geldiğimizde de yine belediyeler 'satış ihaleleri, belediye meclislerinden yetki almakla meşgul’.
Dikkatimi çekmeye başladı.
SBB Başkanı Doğan oldukça borçlu bir belediye teslim aldığındandır diye düşünmek istiyorum.
Ve yeni projelere takviye olabilmesi için diyorlar.
Az değil 12 taşınmazın birden satış yetkisi alındı SBB Meclisi'nden.
Çarşamba'da 'belediye mülkiyetindeki taşınmazları gerekmedikçe satmayan' Başkan Doğan, SBB'de satış için harekete geçti, o da ilginç.
Onca borç varken, nasıl proje yapılır diyenler olabilir.
Haklı olabilirsiniz de.
İyi de biz geçmiş dönemde 'sattırmayın diye sesimiz çıktığınca bağırıyorduk'.
Sattırmayın başlıklı kaç köşe yazdım.
O gün satışa evet diyen meclis üyelerinin bazıları halen orada.
Neden belediyenin bu kadar borçlanmasına izin verdiler.
Şimdi neden gelen her teklife yine evet diyorlar.
Soru çok. Yanıtları yok.
Konuya devam edersek;
Şimdi de Atakum Belediyesi, borçlarını ve çalışanlarının maaşını ödeyebilmek için, zorda.
İcradan ya da belediye eliyle satışlar oluyor.
Canik Belediyesi aslında maddi olarak sıkıntıda değil.
Geçtiğimiz dönem Başkan İbrahim Sandıkçı, imar çalışmalarından bütçeyi normale döndürdü ama, o da ne hikmetse, kat karşılığı arsa satışı gerçekleştiriyor.
Para var, kendisi yapsa olmaz mı, diye sormak gerekir elbette.
Sormuş kabul edin?.
Ve şahsi görüşüm, artık belediye başkanları bir sorumluluk gösterip, hangi taşınmazın neden satıldığını, nerede kullanılacağını açık açık kamuoyu ile paylaşmalı.
Gerekli mi, konu tartışılmalı.
Sonuçta vatandaşın vekaletiyle oturduğu makamda, vatandaşa karşı sorumluluğu olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca bir konu var ki; bundan gerçekten çok rahatsız edici.
* Satılan o yerleri kimler alıyor?
* Ortada bir rant ilişkisi var mı?
* Belediyelerden alacaklı olanlara mı veriliyor yoksa yine?
* Yok pahasına mı satılıyor?
* Yarı bedeli karşılığına;
* Kupon yerler bir bir el mi değiştiriyor?
* Eş, dost tanıdıklar, rant ilişkileri devrede mi?
İşte asıl mesele bu.
O nedenle belediyelerin bu satış işlerinin iyi takip edilmesi gerekiyor.
Kimseyi zan altında bırakmak istemem ama gerçek sahibi Samsunlular olan taşınmazların, birilerine peşkeş çekilmesine izin verilmemeli.
Ne satışlar gördü Samsun.
Hep birlikte gördük.
Satış içinde satışlar oldu.
Tek başına ihaleye girenler de oldu, icradan satışlarda yüzde 40'ına alanlar da.
Samsunla ilişkisi olmayan kişinin 'Seyir Terası'nı yarı fiyatına hop diye yutmasına da şahit olduk.
O nedenle mesele satışa çıkan arazilerden çok;
Onları kimin aldığı, paranın nerede kullanıldığı.
Rant amacıyla satanlar için söylüyorum;
Samsun artık eski Samsun değil.
Seçmen unutmaz.
Bedel ödetir.
Örnekleri dolu.
Bakın görün.