MEB tarafından 26 Nisan’da duyurulan tüm öğretim kademelerindeki derslere ait “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adlı yeni müfredat taslağı yayınlandı.
Milli Eğitim Bakanı, yeni müfredatın 2024/2025 eğitim öğretim yılından başlayarak okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerin birinci sınıflarından (1, 5 ve 9. sınıflar) itibaren kademeli olarak uygulanacağını belirtti.
"Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" yeni müfredat olarak bilinen eğitim-öğretim programlarının esas aldığı modele verilen isim. Modelin adına bile baktığınızda amacın gerçekte eğitimin sorunları çözmek değil, siyasi iktidarın kafasındaki sistemi çocuklarımıza ve topluma dayatmak olduğu anlaşılıyor. Yine ısrarla “eğitim” yerine “maarif” kelimesinin kullanılması bile programın hangi anlayışla hazırlandığını göstermesi açısından önemli.
Dünyadaki gelişmeler ışığında, eğittim müfredatı geliştirmek, mevcut müfredatta değişiklikler yapmak Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu’nun asli görevlerinden biridir. Nitekim geçtiğimiz yıllarda Mavi Vatan’dan tutun da İHA ve SİHA’lara, Ayasofya Camii Kebir’inin açılışına kadar bir çok konu müfredata girmişti. Bugünlerde müfredatta yapılan şeyin eğitimin felsefesinde, eğitim sisteminin insana bakış açısında önemli bir değişiklik beklentisi yaratmasına karşın pek böyle olmadığı görülmektedir. Daha açık söylemek gerekirse, ‘iyi insan yetiştirmek’ istedikleri belirtilmekte ve kendilerine göre iyi insanın sahip olması gereken değerler sayılmaktadır. İyi insandan ne anladıklarını iktidarın önceki uygulamalarına bakarak kestirmek hiç de zor olmasa gerek.
Müfredat taslağına tepkiler sürüyor ve model, mevcut programlardaki eksiklikleri gidermekten çok ideolojik bir gündemle hazırlandığı yönünde sık sık eleştiriliyor.
İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde Milli Mücadele ve Atatürk Dönemi ile ilgili sadeleşmeye gidilmiş, bu ders için “Demokratikleşme Çabaları”, “Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası”, “Atatürk’ün Ölümü ve Sonrası” ünitelerine yeni programda yer verilmemiştir.
2017 yılındaki müfredat değişikliğinde müfredattan kaldırılan Evrim Teorisi yeni taslaklarda da yer almıyor.
İnsan Hakları, Vatandaşlık ve Demokrasi alanında "ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü” gibi konulara yer verilmeyip, ağırlıkla görev ve sorumluluklara odaklanılmakta, öğrencilerin "hak ve özgürlükleriyle ilgili bilgi edinme hakkının önüne geçilmektedir…
Felsefe dersi öğretim programında yer verilen ‘iman, ibadet, vahiy’ kavramlarının ünite kapsamında hangi amaçla kullanılacağı anlaşılmıyor. Konu kapsamında temel kabul olarak insanların farklı din ve inançlarına vurgu yapılmış, özellikle Tanrı’nın varlığının kanıtlanmasına odaklanıldı.
Diğer ders programları da incelendiğinde, hazzedilmeyen pek çok konu sadeleştirme adı altında programdan çıkartılmakta, hazırlanan bu modelin iktidarın kendi ideolojisi doğrultusunda bir kuşak yetiştirme ,günü kurtarma ve çivisi iyice çıkmış eğitime yönelik eleştirileri manipüle etme çabasından başka bir şey olmadığı görülecektir…
Çocuklarına “bir öğün yemek” dahi veremeyen ve 22 yıllık uygulamaları ile eğitimi “yap-boz tahtası” na çeviren bir anlayışın, toplum için yeni ve yararlı bir eğittim modeli geliştirebileceğine inanmak da -ne yazık ki- mümkün görünmemektedir…