“Bırak zorlama...
Yarım kalması gereken her şey yarım kalsın.
Bazı şeyler yarım yaşanır.
Her şeyi tamamlamaz hayat…”
Bir koşturmacadır gidiyor.
Herkes bir şeylerin peşinde.
Kimileri yaşamını idame ettirmek için
Ötekilerse daha çok biriktirmek telaşında.
Oysa var olanlar yedi ceddine yeter de artar bile…
Topraklarını daha çok artırsan ne olacak.
Savaşların anlamı nedir ki aç gözlükten başka.
Ölen çocukların kanıyla ıslanan topraklarda
Yeşeren başaklarla büyüyen çocuklarınız
İki cihanda da mutlu olurlar mı sanıyorsunuz.
Tüm savaşlar iki ordu bırakır geriye:
Biri çıkarcılar, yağmacılar, kahramanlar(!) ordusu,
Diğeri yetimler, dullar ve sakatlar…
Gerisi laf ü güzaf.
Bir böcek gibi yaşamak
Ne kadar yaşamaktır.
Yaşadığının farkına varmadan
Ne için yaşadığını bilmeden
“Sanki hiç yaşamamış gibi”
Yaşamak!
Çocukları bile bir yarışın içine sokmuşuz,
O sınav senin, bu dersane benim, diyerek
Sonuçta ne olacak.
Gelecekte çocukların dünyasında yaşamayacak olanlar,
Onların ne düşünüp,
Nasıl yaşayacağının kararını veriyorlar.
Ama kimse bügün onların karınları tok mu
Binecek bisikletleri var mı
Merak etmiyor…
Oysa çocuklara
Savaşsız ve sömürüsüz bir dünya bıraksanız yeter,
Gerisini onlar halleder.
“Değmez bu yangın yeri avuç açmaya değmez.”
Bunca telaş ,yalan, el etek öpmek,
Bunca uğraş boşuna.
Dünyada herkese yetecek kadar her şey var,
Paylaşmayı bilmiyor insanlar…
“Bazen,
gece vakti güzel bir rüya görürsün.
Ardından birden uyanır ve bir daha uyuyamazsın.
Çünkü bilirsin,
uyusan da yarım kalan rüyanı asla tamamlayamazsın!
Rüya gibidir işte yaşamak.
Bırak!
Yarım kalması gereken yarım kalsın...!"