Samsunspor adım adım şampiyonluğa ilerliyor.
Hem de öyle böyle değil.
Rekorlara talip olarak.
Ligin en çok gol atanını ve en az gol yiyenini kadrosunda barındırarak.
Belki de sezon sonunda puan rekoru kırarak şampiyonluğa adeta koşuyor.
Bunda futbolcular, teknik heyet ve taraftarın payı elbette ki çok büyük.
Ancak hiç kuşku yok ki aslan payı Başkan Yüksel Yıldırım’da.
Herkes kulübün kapısına kilit vurulmasını beklerken, borçlardan kurtulmak için neredeyse amatöre düşmeye bile razı gelmişken o çıkageldi.
Belki kendisi için küçük, ama bir futbol takımı için çok büyük bir borcu kapatarak, takımda kimsenin alacağını bırakmayarak, tüm ödemeleri yaparak taşın altına sadece elini değil, vücudunu değil, çoluğunun çocuğunun rızkını koydu.
Yüksel Yıldırım’ın yaptığı bu büyük fedakarlığı kimse zaten yok saymıyor.
Bu arada şunu da baştan belirteyim.
Ben Yüksel Yıldırım’ı şahsen tanımam.
Ne o beni, nede ben onu bir kez görmemişizdir.
Yani kendisine halk diliyle ‘takla attığımı’ düşünmeyin.
Kendisinden ne bir menfaatim var, ne de bir beklentim.
Ama sosyal medyada bazı yazışmalar görüyorum.
Yüksel Yıldırım’ın Samsunspor ile bir yerlere geldiğini, Samsunspor sayesinde meşhur olduğunu, Samsunspor’un Yüksel Yıldırım’a yaradığını ifade eden yazılar.
Öncelikle şunda hemfikir olalım.
Bizlerin Yüksel Yıldırım’ı Samsunspor’dan önce tanımamamız çok normal.
Kaçımız liman ihalesine giriyor?
Kaçımız liman sahibiyiz?
Kaçımızın gemileri var?
Yani Yüksel Yıldırım’ı Samsunspor ile tanıdık diye, Samsunspor Yüksel Yıldırım’a yaramış olmuyor.
Kendisinin de gönül rahatlığı ve haklılıkla (bir taraftarın “Samsunspor sizlere yaradı”sözüne karşılık olarak) “Ben Samsunspor'a yaradım desen daha iyi olurdu. Ben zaten meşhur biriydim. Sadece mütevazi olarak kendimi saklıyordum!” dediği gibi.
Samsunspor bu kadar iyi giderken sosyal medyada böyle diyaloglar görmek hiç doğru ve hoş değil.
Başkan Yüksel Yıldırım sosyal medyayı sürekli kullanan birisi.
Ancak taraftarlarla bu tarz diyaloglara girmesi çok da doğru bir şey değil.
Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu elbette ki kendisine ben öğretecek değilim.
Ama kulüp başkanlığı şirket yönetiminden çok farklıdır.
Süper Lig’de çok büyük iş adamlarının kulüp yönetiminde başarılı olamadıklarını görüyoruz.
Sakın yanlış anlaşılmasın.
Ben Yüksel Yıldırım’a kulüp yönetiminde başarısız demiyorum.
Ancak sosyal medyadaki tutum konusunda kendisinin biraz daha hassas olmasını rica ediyorum.
Taraftarlarımıza gelirsek.
Başkanımızın bu konulardaki hassasiyetini dikkate alarak biraz daha dikkatli olmamız gerektiği kanaatindeyim.
Bırakalım sosyal medyada o ona yaradı, bu buna yaradı konuşmalarını.
Madem sosyal medyada bir şeyler konuşacağız, o da kaç puanla rekor kırarak şampiyon olacağımız olsun.
Bir de Serkan Aykut, yani Kral konusu var.
Kral, sosyal medyada yaptığı yorumlar ve açıklamalarla bir anda hem taraftar ve Yüksel Yıldırım ile karşı karşıya geldi, hem de taraftarları ikiye böldü.
Burada suçlu aramaya gerek yok.
Serkan Aykut’un Samsunspor’a kattıklarını da, Samsunspor’un kendisine kattıklarını da konuşmaya gerek yok.
Serkan Aykut, Türkiye’nin en önemli golcülerinden birisidir.
Samsun’un ve Samsunspor’un öz evladıdır.
Bunu kimse inkar edemez.
Ancak hem taraftarlarımızın, hem de Kral Serkan Aykut’un yaptıkları açıklamalar sadece Samsunspor’a zarar verir.
Bu nedenle sosyal medyadaki anlamsız çekişmenin son bulması ve herkesin tek düşüncesinin Samsunspor’un başarısı olması kanaatindeyim.
Unutulmaması gereken bir şey var.
Kimse Samsunspor’dan büyük değil.
Hem de hiç kimse.
Herkes gider Samsunspor kalır.
Tıpkı yıllardır olduğu gibi.
Kim olursa olsun Samsunspor taraftarını karşısına almamalı.
Çünkü mevsimler değişse de, yıllar geçse de bu takımın gerçek ve tek sahibi taraftarları olacaktır