Zaman zaman öğrenci zaman zaman da öğretmen ve idarecilerin saldırıya uğraması hatta bu saldırılarda hayatını kaybetmesi bile içinde çok daha büyük tehlikeleri barındıran şartları oluşturulmamış yapay bir sükunettir. ‘Bir okul bin hapishane kapatır’ ifadesi gitmiş, yerine ‘Her okul yanına karakol veya önüne polis gerektirir’ e dönüşmüştür.
Bu uyarıyı yıllarca önce yapmıştım. Önlem alınmadı öğrenciler de öğretmenler müdürler de okullarda can verdi. Daha da önemlisi öğretmenler görevlerini yapamaz hale geldi. Milyonlarca Türk vatandaşı öğrenci açık öğretime yönlendirildi, okullar sığınmacılara kaldı. Okulda öğrenci ve veliyi, hastanede hasta ve yakınlarını müşteri ve her zaman haklı görenler, öğretmen ve doktorların can güvenliğini tehlikeye düşürdü. Eğitimsiz kişiyi yetkilendirir eline silah verirsen en yakındakini vurur.
En son dana önce iki farklı okuldan bahçedeki ağaçları ve kamelyayı yakmak, silah bulundurmak gibi suçlarda iki kez okulu değiştirilen Irak uyruklu bir öğrenci son geldiği okuldan da tasdiknameyle uzaklaştırılınca okul müdürünü katletti. Müdüre makamında 5 kurşun attı.
Sadece sığınmacılar değil bizim vatandaşlarımız da benzer saldırıları yapıyor, ancak bu sığınmacı müdüre saldırı düzenlemeden çok önce sınır dışı edilmeliydi. Sığınmacıları koruyan, suçlarını kayıt altına alıp gereğini yapmayanlar da sığınmacıların işleri suçlardan sorumludur.
En kısa sürede önlem alıp hayata geçirilemezse olaylar astronomik bir şekilde artacaktır. Eğitim bir tarafa okullarda mal ve can güvenliği sağlanamayacaktır. Öğretmene yapılan saldırının cezasının yüzde 50 artırılarak, ‘hükmün geriye veya açıklanmasının geriye bırakılmamasını’ düzenleyen yasa hemen çıkarılmalı ve herkese uygulanmalıdır.
Samsun’da sokak söyleşisinde çekilen videoda başı kapalı bir kadının ‘Karşılarında esas duruşta durduğumuz doktorları tokatlıyoruz, daha ne isteyelim. Hükümetten memnunuz’ ifadesi bir siyasi sonuçtur. Aynı durum videoda ifade edilmese de okullarda da yaşanıyor.
Doktorunu dövmekle övünen kadın yarın o doktor sayesinde sağlığa kavuşacağını, öğretmeni döven veya öldüren öğrenci veya veli sadece öğretmenin ve ailesinin hayatını değil; milletin geleceğini kararttığını bilemeyebilir.
Ancak yasa koyucu ve yöneticiler öğretmeni ekonomik, özlük hakları ve can güvenliği açısından yoksun bırakarak neye hizmet ettiğini bilir. Öğretmen milletin kaderini yazar, yazdıkça kalem gibi tükenirken, hataları silgi gibi silerek tükenir.
Öğretmeni hedef tahtasına oturtup, itibarsızlaştıranlar, ülkeyi karanlığa hatta kapkaranlığa gömerek yarasa toplum mu oluşturmak istiyor? Karanlıkta halk göremez; göremediği için kavrayamaz, anlayamaz ve her söylenilenin, lehine mi aleyhine mi olduğuna bakmaksızın doğru kabul eder, karanlıkta yarasalar görür ve avını yakalar.