Geçenlerde hayatını kaybeden Oğuzhan Asiltürk (Durmuş Durduyan)
hem CHP- MSP (1973-74) hem de AP-MSP-MHP-CGP (1975-77) koalisyon hükümetlerinde içişleri bakanlığı yaptı. 1974 yılında çıkarılan genel afla çok sayıda tutuklu veya mahküm öğrenci hapisten üniversitelere geldi.. ‘Devrim kanla yazılır. İktidar namlunun ucundadır. Kurtuluşa kadar savaş’ gibi sloganlarla amaçlarını özetleyen silahlı propagandayı savunun militanlarla okullarda can güvenliği ortadan kalktı, demokratik eğitim ortamını adeta felç oldu.
CHP-MSP koalisyonu döneminde emniyette örgütlenen POLDER üyesi polisler, aynı Bakan Asiltürk birlikte ‘Milliyetçi Cephe’ hükümetlerinde de kadrolarını korudu. MSP’li öğrencilerin sol örgütlerin hakim oldukları üniversitelerde okuyabilmelerine karşılık, Ülkücülere üniversitelerde baskı yapılmasında anlaştılar. Söylenenin veya bilinenin aksine Asiltürk’ün bakanlığında Milliyetçi Cephe hükümetlerinde de polisler CHP döneminde olduğu gibi Ülkücülere baskı uyguladı.
Aşağıda gazete küpürlerinde verildiği gibi 1975’te üniversiteler öğretime sancılı başladı. Bugünkü Gazi Üniversitesi o zamanki GEE’nün açılışı güvenlik nedeniyle defalarca ertelendi ve eylülde açılması gerekirken nihayet 3 Kasım’da açıldı. Afyonlu arkadaşım Turgut Alparslan Gümüş açılıştan bir gün evvel Ankara’ya geldi. Israrla yurtta değil bir otelde kalıp dertleşmek istediğini söyledi. Ne dedimse ikna olmadı, akşam dışarıda yedik, sinemaya gittik ve Ulus Rüzgarlı sokakta bir otelde kaldık.
Sabaha kadar hiç susmadı, o anlattı, ben dinledim, yazın yaşadıklarını anlattı, okuldaki nişanlısıyla yazın bağlantı kuramadığından yakındı. Hiç uyumadan sabahleyin yurda ve oradan arkadaşlarla toplu olarak okula gittik, 1500 civarında öğrenci gelmişti. Okul güvenlik nedeniyle geç açılmasına rağmen, okulda hiç güvenlik görevlisinin olmaması dikkatimizi çekse de sıra dışı bir anlam veremedik.
Sol örgüt mensupları da her zamanki gibi Emek 4. Cadde’de toplanıyordu. Bu nedenle hoşbeşi, onların gelip gitmesinden sonraya bıraktık. Ana binanın kantininde kız öğrenciler memleketlerinden getirdikleri kahvaltılıklarla masaları donatırken biz de durum değerlendirmesi yaptık.
Tam kahvaltılar hazırlanmıştı ki Alparslan’ı kantinin köşesinde sırtı salona dönük oturduğunu gördüm. Yanına gittim, tam ne yaptığını soracaktım ki eski bir tahta masaya çakı bıçağıyla ‘Vatanım ha ekmeğini yemişim ha uğruna kurşun’ yazısını tamamladı ve noktayı koydu. ‘Hadi kahvaltıya’ dediğim sırada dışarıdan gelen bir kişi ‘Geldiler’ diye bağırdı.
Sol örgüt mensupları, daha önce de Emek’te toplanır, ‘Haçlı orduları’ gibi gelirdi, ancak bu sefer ya biz zamanın nasıl geçtiğini fark edemedik ya da her zamankinden daha hızlı geldiler.
Daha önceleri ya havuz başında ya da Müzik bölümünün önünde slogan atma ve taşlı, sopalı kavga olur polis panzerleri araya girer ve olay biterdi. Bu sefer de Müzik bölümünün önünde slogan ve taş atma sürerken beklenmedik bir şekilde okulun dış duvarını siper yapan bir grup yaylım ateşi açtı. Havaya atılıyor diye kimse geri çekilmedi. Alparsaln ve ben önde olduğumuz için havaya doğru değil; bizim üzerimize ateş edildiğini fark edip herkese yere yatmalarını söylediğim.
Bu sırada biraz solumda ve gerimdeki Deneme YÖ’den gelen birinin bileğinden, yanındakinin omzundan, tam yere yatacakken, Alparslan’ın alnının ortasından vurulduğunu ve secde şeklinde yerde kısa bir süre kalıp devrildiğini gördüm. Arkadaşımızı askeri bir ciple (jeep) önce Demiryolları sonra da Hacettepe’ye götürdük. Vurulduğu yerde şehit düşmüştü. Bir daha görüşemeyeceğimiz içine doğmuş olacak ki gece boyunca durmadan, yorulmadan konuştu.
Ruhu şad, mekanı cennet, Şanı Yüce Allah’ın rahmeti üzerine olsun! Asiltürk’ün veya Durduyan’ın polisleri failleri yakalamak yerine her şey bittikten sonra geldi ve tepki gösteren bizleri gözaltına aldı. Failler yakalanmadı.
MİLLİYET
04.11.1975
Üniversiteler silahlı çatışmayla açıldı;
Ankara’da 1 ölü 9 yaralı.
İstanbul'daki olayda iki öğrenci grubu birbirine
10 dakika kurşun yağdırdı. İstanbul ve Ankara'daki olaylarda
55 kişi gözaltına alındı.
Tercüman 4 Kasım 1975