CHP, Özgür Özel 'in Genel başkan seçilmesinden ardından,1977 Genel seçimlerinden sonra girdiği ilk seçimden Türkiye'nin birinci partisi çıkarken, Samsun'u yine ve yeniden AK Parti'ye kaptırdı.
Kimi ilçe adayları zayıf olduğunu kabul etmekle birlikte, CHP'liler , Büyükşehir için Rahmetli Muzaffer Önder'den sonra her kesimden oy alabilecek Cevat Öncü gibi bir aday bulunmuşken, bu seçimin kaybedilmiş olmasını bir türlü kabullenemiyorlar.
''Neden?'' diye soruyorlar haliyle.
''10 yılı aşkın süre İnşaat Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanlığının yanı sıra, TSO ve Samsunspor gibi sivil toplum kuruluşlarının yönetim kurullarında görev yapmış, bir o kadar donanımlı ve bir o kadar da sevilen bir isim aday olmuşken, bu seçim neden kaybedildi?'' şeklindeki soruya bir yanıt aranıyor ama bulunamıyor.
Partililer, Samsun örgütünce önceki gün, seçim'in üzerinden 70 gün geçtikten sonra ''Danışma Toplantısı'' adı altında düzenlenen bir etkinlikte bu soruya yanıt aradılar.
Partililer tarafından sosyal medyada yapılan eleştirilerinden anlaşıldığı üzere, son toplantıdan beklenen sonuç alınamamış.
Ki;
CHP'de bu türden değerlendirmelerin birçoğunu izlemiş bir gazeteci olarak, son yapılan toplantıdan bir sonuç çıkmayacağını tahmin ettiğimi söyleyebilirim aslında.
Bu iddiada bulunmak için nedenlerim de vardı
Zira daha önceki toplantılara katılımcı konusunda bir kısıtlama getirilmezken, Mehmet Özdağ yönetimindeki Samsun il Başkanlığı, son toplantıya sadece, partide görev yapmış eski ve yeni il ve ilçe başkan ve yöneticileriyle eski ve yeni belediye meclis üyeleri davet edilmiş.
Oysa eskiden parti üyeleri de bu türden toplantılara katılır, düşüncelerini kürsüden açıklarlardı.
Adına ister ''Danışma toplantısı'' deyin, isterse başka türden adlandırın ancak, eskiden bu toplantılar parti adına düşüncelerini ifade etmek isteyen bütün üyelere açık olurdu.
Bir sonuç alınıp alınmadığı konusundaki değerlendirmeleri bir tarafa bırakarak söylüyorum, eskiden adına danışma toplantısı denen bu tür organizasyonlara katılan herkes bir anlamda eteklerindeki taşları dökerlerdi.
Herkes düşüncelerini ifade etme şansı bulduğu için de, bir tazelenme yaşanır, bir sonraki seçime hazırlanılırdı.
Mehmet Özdağ yönetimindeki il örgütünce ise son toplantıya katılım konusunda kısıt getirildiği gibi konuşmacılara süre konusunda da sınırlama getirilmiş.
Özdağ ve ekibi, eleştirilmekten mi çekindi bilemem ancak, son 'Danışma toplantısı', ''Sakın ha danışma'' toplantısına dönüşmüş.
Ki;
Yukarıda da söylediğim gibi bu son toplantıdan bir sonuç alınamayacağını tahmin ediyordum.
Bu nedenle Milletvekili Murat Çan'nın il binasındaki basın toplantısında, ''Türkiye haritası kırmızıya boyanmışken, Samsun'un hala sarı kalmasının sorumluğunu kim üstlenecek, bu yenilginin bir faturası olacaksa da o faturayı kim ödeyecek?'' şeklinde soruma dilerse o toplantıya refakat eden İl Balkanı Mehmet Özdağ'ın da yanıt verebileceğini söylemiştim.
Ve fakat.
Çan, yenilginin sorumluğundan kaçmayacağını söylerken, Özdağ, seçim yenilgisi konusunda sessiz kalmayı tercih etmişti.
Bu konuda bir değerlendirme yapmak için il danışma kurulunun toplanması bekleniyor olabileceğini düşünmüştüm ancak, toplantının 'danışmama toplantısına' dönüştürüleceğini ise hesap edememiştim.
Demem o ki;
CHP bu yapıyı daha fazla taşıyamaz.
Samsun seçiminin kendisini çok yaraladığını, söyleyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, "CHP'yi iktidar yapamazsam o gece buraya çıkıp istifa edeceğim, siyaseti o gün bırakacağım" dediği de biliniyor.
Demedi demeyin:
CHP bu örgüt yapısıyla il seçimde yine hüsrana uğrar.
''Zararın neresinden dönülse kardır'' anlayışından yola çıkarak, bu yapıyla devam etmenin kimseye bir faydası olmayacağı, hatta zararı olacağı kesin.
Yanlışta daha fazla ısrarın da bir anlamı yok yani.
Özgür Özel de, 19 Mayıs törenleri için geldiği Samsun'da, seçim sonuçlarını değerlendirirken, bir anlamda, bizim yukarıda açıklamaya çalıştığımız düşünceleri ifade etmişti zaten.