Fazla lafı uzatmayacağım…
Tanıyanlar bilir, bilmeyenler de tanısın diye bu yazıyı yazıyorum.
Bugüne kadar hep tırnaklarımla kazıyarak geldim.
Çeşitli gazetelerde Muhabirlik, Spor Müdürlüğü ve Yazı İşleri Müdürlüğü yaptım.
Hiç kimseye de asla papuç bırakmadım…
Hiç kimsenin gözüne yaş, yazına da kış olmadım!
Ancak; haddini bilmeyene; gazetecilere artistlik yapanlara, mikrop diyenlere; ‘Haddini bilmeyene haddini bildirmek, garibe don giydirmek kadar sevaptır!’ diyerek kendi çapımda, elimden geldiğince hep gereken cevabı anında vermişimdir.
Amatörde de, Samsun’da da, Samsunspor’da da hiç başım öne eğilmedi.
Niye mi?
Hep dik durdum!
Öyle; bu zamanda kuyruğu her şartta dik tutabilmek; çakalların, akreplerin, yılanların ve çiyanların arasında hiç de kolay iş değil.
Her babayiğidin harcı da değil…
Bundan böyle bu yine böyle olacaktır.
Ustam hep derdi: ‘Biz hancı onlar yolcudur!’ diye.
Bunun anlamını; şimdi daha net görüyor ve daha iyi anlıyorum.
Bana gelen eleştirilere hak veriyorum.
‘Susma, sen susarsan Halk susar, sen susarsan…!’ diye bana gelen eleştirileri şimdilik göğüslüyorum!
Öyle gizli kapaklı ve kapalı kapılar ardında asla hiç işim olmadı.
Olmayacakta…
Bu meslekte hep gazetecilerle yürüdüm, 25 yıldır.
İnanmadığım insanların ne çayını, ne suyunu ne de çorbasını içmedim.
Beni her konuda destekleyen ve her konuda özgür bırakan, Genel Yayın Yönetmenimiz A. Yener Cabbar’a ve Yazı İşleri Müdürümüz Zekeriya Fırat kardeşime ayrıca teşekkür ediyorum! ***
Köşemin adı ‘Ceza Alanı’ burada yapılan her dokuz hareketten birine penaltı kararı verilir.
Samsun’u ilgilendiren, kamuoyunu ilgilendiren her konuyu köşeme taşıdım, taşımaya da devam edeceğim.
Küçük bir alıntıyla bu yazıma noktayı koyuyorum!
***
Karacıların komutanı tatbikat sırasında bir asker çağırmış. Asker:
‘Emret komutanım’ diyerek yanına gitmiş.
Komutanı yere yatmasını istemiş. Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermiş. Asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve malumunuz ezilmiş. Komutan diğerlerine dönerek:
‘İşte cesaret’ demiş.
Havacıların komutanı bir asker çağırmış. Asker:
‘Emret komutanım’diyerek komutanının yanına gitmiş.
Komutanı helikoptere binmesini emretmiş. Asker helikoptere binmiş ve havalanmış. Daha sonra komutanı askere aşağıya paraşütsüz atlamasını emretmiş, asker de emre itaat etmiş ve atlamış. Yere çakılmış ve can vermiş. Komutan da diğerlerine dönerek:
‘İşte cesaret’ demiş.
Sıra gelmiş denizci komutana. Denizci komutan askerini çağırmış. Asker çakı gibi hazır ola geçmiş ve;
‘Emret komutanım’ demiş. Komutan;
‘Derhal denize atla ve 10 dakika yüzeye çıkma’ demiş.
Asker;
‘Hadi oradan’ demiş. Komutan diğer komutanlara dönerek:
‘İşte asıl cesaret bu’ demiş.
Asıl cesaret; ülkede yaşananlara, zulümlere, yolsuzluklara, haksızlıklara katlanarak yavaş yavaş ölüp yok olmak değil, halkın düzenini bozup, kendi düzenini sağlayanlara ‘HADİ ORDAN!’ diyebilmektir.
***
‘Erzurum uzak ise meydanı yakındır!’ derlermiş.
Vatan şairi,Mehmet Akif Ersoyşöyle diyor:
Yıktı bin melun kalem namusu,
Bizler uymadık!
Susmak evladır deyip sustuk,
Sanırsın duymadık.