İnsan geviş getirir, düşünce gevişi. Düşüne düşüne çiğner, akıl üst çene, duygu altı. Öyküler orda çiğnenir, yaşananlar ve yapılanlar. Manevi varlığı besler. Yaşamayanlar açtır boşluğu çiğner, yalanları ve olmayanı. Yaşamayanda üzerinde yükselebileceği anı yoktur. Yaşamayan paylaşmayı sevmeyen, empatinin doğasını anlamamış; yaşamak diye yanlış, empati diye aldatan bağlantılar kuran. Ödül yoksunu. Yaşamayan besinsizdir, yaşamayan düşüncesiz. Aklı ve duygusu, geviş organları kuruyan maneviyat açlığını marifet sanır. Oysa maneviyat, Tanrıyla buluşacak olan adillerden kılar insanı. Maneviyat ruhta yeşeren orman.
Bir orman; ağaçları teker teker dikilen, çalarak elde edilmez. Yaşatarak sulanan; yaşamı yasaklayarak kurutulur, öldürerek yakılır. Öldüren yüzeyseldir maneviyat evreni oluşmaz. Yalan söyleyerek söz söylemiş olunmaz, toprağa dikilen kuru odunlar yeşermez. Tanrı’ya inanmamak ruhun varlığına inanmamaktır, inanmamak görmemektir, ortada ekecek toprak kalmaz. Manevi toprağı diyorum, vaat edilen topraklardan ruhtan bahsediyorum. Görmediğin senin için yoktur.
Kelime-i Şehadet getirmek söz vermektir. Üzerine denk gelen gücü paylaşacağına yemin etmek. Güç Tanrı’dan başka kimsenin değil, paylaşsınlar diye dağıtılmıştır.
Paylaşmayan cimridir. Saklayan, üstünü örten, insanları cahil bırakan kafirdir. Varlıkların gücünü ele geçirip kurduğu saltanatla övünen firavundur. Ki kafirlik cahilliktir. Cahil kördür görmez, sağırdır duymaz. Ot gibidir yaşadığını bilmez.
Yalanların arkasına saklanan toprağını güneşten mahrum eder.
Matematik güneştir! problemlerin kaynağını gösterir.
Zaman güneştir! yolu aydınlatır, geldiğin yerden gideceğin yeri bilirsin.
Söz güneştir! zihinleri aydınlatır.
Evrim güneştir! olmayı, yaradılışı anlarsın.
Dört güneşle besleyeceksin ektiğini, anılarını, yaşanmışlıkları dört büyük melekle. Tanrı melekeleri. Dört büyük melek dünyayı omuzlarında taşıyan. Tanrı’nın adil yetenekleri.
İnsan geviş getirir maneviyatı için, düşünce gevişi. Üst çene akıl, alt çene duygu. Ne akıldan ne duygudan vazgeçebilirsin. Onlar maneviyatın ağzı. Akıldan vazgeçen köle olur, duygudan vazgeçen şeytan. İkisinden de vazgeçen cahildir, yani dinlerin işaret ettiği kefere.
Seni sana soracaklar. Seni sen bilmezsin yaratmadan. Övgüyü sevmek saçmalıktır, henüz olmayan bir şeyi, yapımı bitmemişi. Övgü; parça pinçik, henüz dağınık, yıkık dökük olanı orda öylece bırakmaktır. İki fırça vurulmuş tabloyu bitmiş sanmaktır. Sen bir esersin, insan bir eser, manevi bir eser, kendi eseri. Sanatçı olduğunu anlamalısın, ruhunu nadasa bırakamazsın. Yetenekleri kullanmazsan edinemezsin, bir eser olarak kendini yaratamazsın. Günler bunun için var. Her gün yeni bir parçasıdır eserinin. Onu doğru yere yerleştirmelisin. Ancak günleri doğru yere koyan adildir. Ancak adillerden olan kazançlıdır. Ancak geviş getirerek doğru beslenen adil olabilir.
Rüyalar besinlerin doğruluğu ya da yanlışlığıdır. Rüyalar iyiliğin kötülüğün, faydalının zararlının ayrımıdır. Rüyalar derinlerden çıkıp gelen yaşanmışlıklar ya da açlıklar.
Neyle besliyorsun kendini? Hangi anılarla? Özeniyor musun, dikkat ediyor musun yaşadıklarına?
ADY; anlamı değiştirilmiş yaşantılar. ADY’li yaşantılar seni köle yapar. Sen köle olursan birileri de kendini Tanrı sanır. Orda birbirlerini kötüleyenden başka şey kalmaz.
İnsan insandır ötesi yok, ötesi çirkin, ötesi zulüm, ötesi yalan. Ötesi ADY. ADY insanı hiçbir zaman doyurmayan, aç bırakan. İnsanın insan olmasını engelleyen. ADY hakikatin üstünü örten.
Düşünmek ADY’li yaşantılardan kurtulmak için şart. Var mı düşünce gevişi getiren.
Hocam kaleminize sağlık yaşayanın , yaşatanın kulağına küpe,yaşamayanın da bir ömür rehberi olur yazınız tebrikler…
Yalan söyleyerek söz söylemiş olunmaz, toprağa dikilen kuru odunlar yeşermez. Yaşamali insan kendine ait anilari olmali, hikayeler üstüne yaşamamak icin